Soluksuz korku hikayesi
Yeşim otuz yaşında annesiyle beraber yaşayan bir genç kızdır. Erkek arkadaşı Emrah'la evlilik planları yapmakta ve insan kaynakları müdürlüğü yaptığı firmada kariyer planları kurmaktadır.Erkek arkadaşı Emrah , Yeşim'in otuzuncu yaş gününde yılan derisinden yapılmış güzel bir kemer almış ve kemerin üzerine İdrice hatırası yazdırmıştır..
Kemeri İdrice adında bir köyden aldığını söylemiş bunun üzerine Yeşim'de bu manevi değeri çok büyük olan kemeri takmamış ve odasının en güzel köşesine koymuştur. Sevgilisinin ona aldığı hediyeyi düşünmekle birlikte onu ne kadar sevdiğini de her defasında vurgulamaktadır..
Emrah doğum gününden birkaç gün sonra garip rüyalar görmeye başlamış ve psikolojisi bozulmuştur...Fakat gördüğü bu kabusları Yeşim'e söylememektedir..Emrah neredeyse iki gecede bir kabus görmeye başlamıştır..
Rüyasında yılanlarla boğuşuyordur. Etrafı yılanların sardığı bir odada onların saldırılarıyla mücadele etmektedir. Yeşim, Emrah'ın davranışlarında tuhaflıklar sezmekte fakat ona bir şey sormamaktadır. Emrah birgün Yeşim'le akşam yemeği yerken garsonun getirdiği tabakta pişirilmiş bir yılan görmüştür ve restorantta çığlıklar atmıştır..
Bunun üzerine Yeşim bütün bu garip davranışların sebebini sormuş fakat Emrah'tan yanıt alamamıştır. Yeşim sevgilisinin durumuna çok üzülmektedir. Bunları annesiyle paylaşmıştır. Annesi kızına yardımcı olmaya çalışmış ve Emrah'ı da alıp bir tatile gitmelerini söylemiştir. Yeşim işi gereği bu tatile çıkmak istemiyordur. Çünkü kariyerinin bir yara almasını istememektedir. Emrah ve Yeşim, ağustos ayının sıcaktan kavrulan bir hafta sonu eğlenmek için yola çıkmışlardır.
Önce sinemaya gitmişler, daha sonra da piknik yapmak için göl kıyısına inmişlerdir. Emrah'ın tuhaf hareketleri, yerini eski normal davranışlarına bırakmaya başlamıştır. Yeşim sevgilisinin durumunun düzelmesine sevinmektedir. Emrah balık tutmak için olta takımlarını hazırlamış, Yeşim de piknik malzemelerini düzenlemiştir..
Emrah saatler süren avcılığının ardından sadece ufak bir balık tutmuş ve iki sevgili tatlı sert bu olanlara gülmeye başlamışlardır.Yeşim sıcağın bastırmasıyla beraber göle girmek istemiştir. Emrah bu duruma karşı çıksa da Yeşim'i kararından geri çevirememiştir..
Emrah ve Yeşim gölde çok fazla açılmadan yüzmeye ve suyun içinde şakalaşmaya başlamışlardır. Bir ara Emrah hafifçe bağırmış ve suda tuhaf hareketler yapmaya başlamıştır. Yeşim bu hareketlerin Emrah'ın kendisine yaptığı bir şaka olduğunu düşünmüş ve oralı bile olmamıştır..
Emrah'ın hareketleri ve bağırmaları anormalleşince Yeşim telaşlanmış ve korkudan titremeye başlamıştır..Emrah bacağından gelen acıyla çığlıklar atmakta ve yardım dilemektedir..Yeşim daha ne olduğunu anlayamadan Emrah suyun içine gömülmüş ve ortadan kaybolmuştur..Yeşim avazı çıktığı kadar bağırmaktadır fakat çevrede hiç insan bulunmaktadır...
Yeşim ağmaklı gözlerle suya dalmıştır ve Emrah'ın kanlar içindeki suratı karşısına çıkmıştır..Ve bir yılan Emrah'ın bacağından çıkardığı dişleriyle gölün karanlık derinliklerine doğru kaybolmuştur..
Yeşim'in ortalığı ayağa kaldıracak çığlıklarını yolda arabasıyla yavaş yavaş ilerleyen ve göle bakan bir adam görmüştür..Adam can havliyle arabadan inip göle doğru koşmuştur..Göle giren adam önce Yeşim'i sakinleştirmiş ve korkudan titreyen vücuduyla Emrah'ın cesedini çıkarmıştır. Yeşim benliğini kaybetmiş bir durumda gölün kenarında oturmakta ve ağlamaktadır. Adam telefonuyla bir ambülans çağırır ve aynı anda polislerin olay yerine gelmesiyle ortalık hareketlenir.
1 ay sonra
Olayın üzerinden bir ay geçmiş ve Yeşim zihnindeki problemlerle uğraşmaktadır. Emrah'ın suya girmesini kendisinin istediğini ve bu yüzden öldüğünü düşünmektedir. Annesi kızının içinde bulunduğu psikolıjik rahatsızlık karşısında iyice bitkin düşmüştür. Yeşim her gece çığlıklarla uyanıyor ve dakikalarca ağlıyordur. Bir akşam annesi, kızının odaından gelen sesler üzerine evin ikinci katına çıkmıştır. Evde garip şeyler olmakta ve tuhaf sesler gelmektedir.
Kızının odasına girer ve kızının yerinde olmadığını görür. Telaşı gözlerinden okunan kadın evin eski eşyalarını koydukları çatı katına çıkar ve kızının yerde debelendiğini görür. Kız, Emrah'ın hediye olarak aldığı kemerle boğuşuyor ve çığlıklar atıyordur. Kadın bu durum üzerine kızını yerden kaldırır ve kollarıyla onu sararak sakinleştirir..Yeşim zorlukla uykuya dalıyor ve kabuslar görüyordur. Rüyasında kanlı elbisesiyle küçük bir kız çocuğu onunla dövüşüyordur. Kız elindeki yılanlarla Yeşim'e saldırıyor ve onu boğmaya çalışıyordur.
Annesi eve bir psikolog çağırmış ve kızını bu durumdan kurtarmasını dilemiştir. Doktor, Yeşim'le yaptığı telkinlerden herhangi bir ilerleme alamamış ve kızın sorununu tam olarak çözememiştir. Doktor, Yeşim'in bir tatile çıkmasını önermiştir. Annesi de doktorun bu önerisini dinlemiş ve kızının tam olarak iyileştiği zaman ŞArköy'e ablasının yanına tatile göndermek istediğini söylemiştir...
Yeşim aldığı ilaçların etkisiyle kendine gelmeye başlamıştır. Artık düzenli olarak yemek yiyor ve uyku uyuyordur. Annesi kızının bu durumuna çok sevinmektedir ve tatil planını söylemiştir. Yeşim'de bu öneriye sıcak bakmış ve ablasının yanına kafasını dağıtmak için gitmesinin uygun olacağını düşünmüştür. Yeşim annesiyle vedalaşarak Emrah'ın ona aldığı kemeri yanına alarak yola çıkmıştır.
İstanbul'dan Şarköy'e gitmekte olan otobüs Tekirdağ yolu üzerinde arıza yapmış ve bir dinlenme tesisine uğramıştır. Yolcuların hemen hepsi tuvaletleri doldurmuş ve yiyecek birşeyler almak için tesise girmişlerdir. Tesisin içinde hamburger yiyen bir adam Yeşim'den öylesine hoşlanmıştır ki gözlerini ondan alamamaktadır.
Adam içinde hissettiği duygulara engel olamayıp Yeşim'in yanına gitmiş ve ondan tanışmak maksadıyla çakmağını istemiştir. Adam çakmak bahanesiyle muhabbet etmeye başlamış ve kendisinin de Şarköy'e gideceğini belirterek Yeşim'i arabasına davet etmiştir. Yeşim bu öneriye sıcak bakmamış ve adama teşekkür etmiştir. Adam üzüntüyle arabasına ilerlerken Yeşim muavinin yanına gidip otobüsün durumunu dormuş ve en az iki saatten önce tamir olamayacağını öğrenmiştir.
Adam arabasıyla yola çıkarken Yeşim kararını değitirmiş ve adamın arabasına binmiştir. Yeşim gazetelerdeki tecavüz olaylarını düşünürken bir yabancının arabasına binmenin ne kadar yanlış olduğunu vurgulamıştır kendine. Ama beklemek de en az tecavüz kadar kötü bir şey diye düşünmüştür. Mehmet ve Yeşim tanışmış ve kendi hayatlarından kesitler sunmaktadırlar.
Mehmet hayvan ticareti yaptığını ve güney afrikadan gelen türlü türlü hayvanları Şarköy'de bir köylüye sattğını söylemiştir. Yeşim'de kısa bir tatile çıktığını dönünce işinde ilerlemek için herşeyi yapacağını söylemiştir. Adam ve Yeşim yolda sohbet ederlerken, İdrice köyüne girerler ve Yeşim yolun neden değiştiğini öğrenmek ister. Adam İdrice'den şarköye daha kestirme gideceklerini söyler ve köye girer.
Araba köye girdikten bir dakika sonra aniden fren yapar ve durur. Mehmet arabanın frenlerinin arıza yaptığını ve o yüzden durduklarını söyler. İkisi de bu ani frenden ötürü korkmuşlardır. Yeşim yola koyulduktan beri başına gelen şansızlığı düşünerek Mehmet'in arabayı tamir etmesini beklemektedir. Mehmet arabanın kaputunu kaldırmış ve motoru incelemektedir.
Yeşim can sıkıntısından arabadan inmiş ve kapıyı sertçe kapatmıştır. Kapının kapanmasıyla kaput Mehmet'in kafasına düşmüş ve mehmet yere yığılmıştır. Yeşim ürkek ve telaşlı hareketlerle ne olduğunu anlamaya çalışırken sinirinden ağlıyor ve bir yandan da etrafa bakıp yardım edecek birilerini arıyordur. Yeşim, Mehmet'in kanayan kafasına pansuman yapmak için arbanın bagajından ilk yardım çantasını almayı düşünmüştür. Yeşim arabanın bagajını açtığında, gördüğü manzara karşısında kendini tutamamış ve kusmuştur.
Bagajın içinde on oniki yılan vıcır vıcır oynaşıyorlar, delip çıktıkları çuvalın üzerinde birbirlerini ısıryorlardır. Yeşim midesindeki tüm yiyecekleri çıkarmış ve bu kabusun kollarında eski ruh haline dönmeye başlamıştır. Emrah baygın bir şekilde yerde yatmaktadır. Yeşim tüm cesaretini toplayıp Emrah'ı arabanın arkasına taşımış ve şoför koltuğuna oturmuştur. Fakat araba çalışmamaktadır. Yeşim hem ağlıyor hem de kontak anahtarını kuvvetlice zorluyordur.
O anda arabanın camında daha önce rüyasında gördüğü kız görünmüştür. Kızın suratı yanmış ve olmayan burnunun yerinde bir yılan dili uzanmaktadır. Yeşim köyde yankılanan çığlıyla beraber arabayı çalıştırmayı başarmış ve yola çıkmıştır. Yeşim görmüş olduğun şeyin bir hayal olduğunu farzetmiştir ve hızlıca arabayı kullanmaktadır.
Etrafta herhangi bir yerleşim birimi bulunmamaktadır. Yeşim son sürat yolda ilerlerken ölü kız tekrardan cama yapışmış elindeki yılanla cama vurmaya başlamıştır. Kız bir yandan gülüyor bir yandan da ağzından cama kanlar fışkırtıyordur. Yeşim ağlamaklı bir durumda arabanın dengesini sağlamaya çalışıyor ve kızın gitmesi için küfürler savuruyordur. Kız birden camdan kaybolmuştur. Yeşim yolun sonundaki büyük evi görmüş ve az da olsa rahatlamıştır.
Mehmet arabanın arkasında kendine gelmeye başlamıştır. Yeşim arabayı evin önünde durdurmuş ve dışarı çıkmıştır. Mehmet de ağrıyan başını tutarak arabadan çıkmış Yeşim'e sorular sormaktadır. Yeşim evin kapısını çalmış ve içeriden elinde bir tüfekle yaşlı bir kadın çıkmıştır. Yeşim yardıma ihtiyaçları olduğunu söylemiş ve yalvarmıştır.
Yaşlı kadın uzun uğraşlar sonucu ikiliyi evine almıştır. Önce karınlarını doyurmuş sonra da başlarından geçenleri anlatmlarını istemiştir. Yeşim yolda olan bütün olayları anlatmıştır. Yaşlı kadın bu anlatılanlar karşısında korkmuş ve donakalmıştır. İdrice'de geçmişte iki kişinin yılanlar tarafından öldürüldüğünü ve Yeşim'e görünen kızın Yelda isimli bir kız olduğunu söylemiştir.
Yılanlar küçük Yelda'yı ısırmış ve hergece rüyasında ona musallat olmuşlardır. Daha sonra küçük kızın yaşadıklarına dayanamayıp kendini yaktığını belirtmiştir. diğer ölen kişinin ise yılanlar tarafından bir kolunun parçalandığını ve kan kaybından öldüğünü söylemiştir. Ve o günden bu güne kadar İdrice 'de yılanların sözü edilmediğini anlatmıştır. Duydukları karşısında şok geçiren Mehmet ve Yeşim geceyi bu evde geçirmek istediklerini söylemişlerdir.
Yeşim Mehmet'in arabasında satmak için yılan taşıdığını kadına söylememiştir. İkili karanlığın bastırmasıyla odalarına çekilmişlerdir. Mehmet bir ara tuvalete gitmiştir. Aynada kendisine bakan Mehmet yaşlı kadının getirdiği pansuman malzemeleriyle kafasını tedavi eden Yeşim'e iyice aşık olmaya başladığını düşünmüştür. Tuvaletini yapmak için klozet kapağını kaldıran Mehmet, küçük Yelda'nın elinde bir fareyle ona bakıp gülümsediğini görmüş ve yerinden sıçramıştır.
Can havliyle tuvaletten kaçan Mehmet odasına çıkmış ve heyecendan ne yapacağını şaşırmıştır. Yeşim gürültülerin üzerine Mehmet'in odasına girmiş ve olanları dinlemiştir. Mehmet ve Yeşim evden kaçmak için koridorlarda ilerlerken evin alt katından sesler gelmeye başlamıştır. Sanki üç dört kişi evin içinde koşuşturuyor ve bağırışıyorlardır.
Daha sonra küçük bir kızın ağlaması duyulur. Yeşim kendinden geçmiş tüm benliğini Mehmet'e emanet etmiştir. Mehmet yaşlı kadının odasının önüne gelmiş ve ona seslenmiştir. İçeriden hehangi bir ses gelmediğini gören Mehmet kapıyı açmış ve yaşlı kadının tavanda asılı duran cesediyle karşılaşmıştır. Yeşim tamamen şuurunu yitimiştir.
Mehmet , Yeşim'i kolundan tutarak evden çıkarmıştır. Evin karşısındaki elektrik direğinin altında duran küçük kız kanlı elbisesiyle kendisini de İdrice 'den götürmelerini istemiştir. Bunun üzerine Mehmet aceleyle Yeşim'i arabaya bindirmiş ve yola çıkmak için tüm hazırlıklarını yapmıştır. Fakat araba bir türlü çalışmak istememektedir.
Mehmet arabanın tavanından duyduğu gürültüyle yerinden sıçramıştır. Sanki büyük bir demir yığını arabanın tepesine düşmüştür. Mehmet olduğu yerde şok geçiriyor ve arkada baygın yatan Yeşim'e bakıyordur. Mehmet solundaki camda küçük Yelda'nın yanmış suratını görür görmez böğürürcesine bağırmıştır. Yelda cama öylesine sertçe vuruyordur ki neredeyse camı paramparça edecektir.
Mehmet tüm kuvvetini toplayıp bacaklarını havaya kaldırmış ve cama sertçe bir tekme atmıştır. Yelda aldığı tekmenin etkisiyle yere uçmuştur. Mehmet kanayan bacağına aldırmaksızın arabadan aşağı inmiş ve yerde cansız yatan kıza bakmıştır. Kız suskunluğunu bozmuş ve kıkırdamaya başlamıştır. Mehmet arabanın bagajına yönelmiş ve yılanlardan birini ürkek hareketlerle eline almış ve kızın üzerine atmıştır. Kız yerde yılanlarla boğuşurken bir yandan da kusmaya başlamıştır. Yılan kızın boğazına yaptığı bir hamleyle dişlerini geçirmiş ve kızı etkisiz hale getirmiştir. O anda kız olduğu yerde kanlara boğulmuş ve dumanlanarak havaya karışmıştır.
Sabah olmuş ve ikili uyanmışlardır. Yeşim gece olan olayları öğrenmek istemekte fakat Mehmet ağzını açmamaktadır. Mehmet arabayı bir tepeye doğru sürmüş ve koltuğunun altındaki benzin şişesini çıkarmıştır. Arabanın tamamını benzinle yıkayan Mehmet Yeşim'in tüm ikazlarına aldırış etmemiştir.
Koltuklardan birine düşen kibritin etkisiyle alev almaya başlayan araba içindeki yılanlarla beraber yok olmaya başlamıştır. Mehmet ve Yeşim ana yola çıktıklarında uzaktan gelen bir otobüsü görürler ve uzun zamandır hissetmedikleri bir rahatlık hissederler. İstanbul'a dönmek için otobüsün içine binen Mehmet ve Yeşim kabusun bittiğini düşünürlerken , Mehmet gördüğü manzara karşısında yığılır kalır. Şoförün tek kolu yoktur